Something not Special for All of Us

Saturday, 2 August 2025

STILL, I CAME INTO YOUR WORLD

 





Yeniden merhaba!!

Her zamanki gibi, planladığım zamandan çok daha sonra yazma fırsatı bulabildim. Hep aklımda olan ve asla aksiyon alamadığım, çok ilginç bir ilişkimiz var bu blogla. Özellikle çok fazla konuşamadığım dönemlerde (başka insanlarla yani), yazma ihtiyacımı çok daha derin hissediyorum. Sanırım bu aralar da, benim için biraz daha içime kapanık olduğum, sosyal hayatımın sıfıra yakın olduğu zamanlardan biri olarak sınıflandırılabilir. Hal böyle olunca, yegane iletişim aracım olan blogumu daha da sık ziyaret etme isteğim oluyor. Sizi bilemem ama ben yazdığım şeyleri okumayı da çok seviyorum (bazen biraz fazla depresif olsalar da). Galiba kinimi diri tutmayı da seviyorum okuyarak :D

Bir önceki yazımda bahsettiğim sınırlar mevzusu üzerine hala düşünmeye devam ediyorum bu arada. Nedense, duygularım gibi düşüncelerim de kamikaze hissi uyandırıyor beynimde. Bir süreklilik mevcut olsa da, iniş-çıkışların yoğunluğu bazen tamamen koparacak gibi oluyor beni her şeyden. Güvende miyim acaba, hissini nasıl tarif edebilirim bilemiyorum ama içimde hep bir panik olma hali hakim nedense. Bazen bu fazla düşünme ve çok derin(!) olma halleri kaynaklı gri bulutlardan arınmaya gücüm yetmiyor sanırım.

Sosyallik halinin de düşmesi sanırım bu durumları daha da tetikliyor. Genel anlamda yoğun iş temposu, bunaltıcı sıcak havalar ve ekstrem düşünmek hayli yorucu oluyor. Bugün yine de buraya yazabilmek için az da olsa enerji bulabildiysem, bunun sebebini bu çok bunaltıcı havaların arasında biraz da olsa serinleten yaz yağmuruna borç bilirim :) Modumu gerçekten yükseltebilen nadir şeylerden. Bazı insanlar da gerçekten böyle hissettiriyor insana, yazın buhranını azaltan güzel yaz yağmuru :)

Konudan konuya atlamak benim için bir spor dalı gibi malum, o sebeple hemen farklı bir konuya geçiyorum :D İnsanlara karşı güveninizi nasıl kazanıp, nasıl kaybediyorsunuz? Bu aralar bu konu üzerine çok fazla düşünmeye başladım. Kendimize olan güvenimizin azalması ya da artması hali de karşımızdaki insanlara olan güvenimizin azalması/artması ile ilişkilendirilebilir mi? Sanırım, kesin bir yargıda bulunamayacağım bir konu ama üzerinde düşünmeye devam edeceğim muhtemelen. 

Neyse, bu konulardan ziyade buraya not düşmek istediğim birkaç tane güzel şey oldu. Senelerdir dinlemekten bıkmadığım Mor ve Ötesi konserine gidebildim sonunda (yaşlı olduğum için yoruldum ama gerçekten çok da özel hissettim kendimi ;)). Ve kaç aydır sayısız olumsuz girişim sonunda, güzel bir müzik seti alabildim. İnsanların elden çıkarmaya çalıştığı şeyler için bu kadar çaba harcamam biraz düşündürüyor beni. Yine de, gri bulutlarımın biraz da olsa dağılmasına katkıda bulunduğu için sanatın ve teknolojinin varlığına müteşekkir hissediyorum. Her zaman dediğim gibi, sanat sanat için ya da toplum için değil; sanat benim için :D (Konuşma isteğimi bastıramadığım için birkaç paragraf daha yazma ihtimalim vardı ama neyse ki irade sahibi biriyim :D) O zaman, şimdiden teşekkür ederim okuyanlara ve okuyacak olanlara :)


Öneri şarkı için tıklayabilirsiniz!


1 comment:

  1. Kendine güvenmiyorsan, başkalarına nasıl güvenebilirsin? İmkânsız, önce kendine güvenmeyi öğren.

    Kendini izole edip olumsuz düşüncelerle çevreleyerek daha iyi olamazsın. Dışarı çık, insanlarla konuş, tercihen ikisini yap.

    Iyi eğlenceler konserde ve biraz sakinleş, her şey sonunda bir şekilde yoluna girer :)

    ReplyDelete